Güncel Haberler

Evli olanlar evli olmayanlara göre daha kolay uykuya dalıyor! – Son Dakika Yaşam Haberleri

Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi, İstanbul’un farklı semtlerinden 500 kişinin katılımıyla “Uyku Araştırması” gerçekleştirdi. Yaşları 25 ile 65 arasında değişen, farklı sosyoekonomik sınıftan kişilerin katıldığı araştırmada, katılımcılara uyku sorunlarına ilişkin sorular soruldu. Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Psikiyatrist Dr., uyku bozukluklarının tek bir nedeninin olmadığını, altta yatan başka hastalıkların da olabileceğini söylüyor. Melis Dağtekin, “Uyku sorunu yaşayanların profesyonel destek almalarını şiddetle tavsiye ediyorum. Tedavide başarı oranları çok yüksek.”

Araştırmaya göre katılımcıların %57,7’si uykuya dalmakta zorluk çektiğini söyledi. Beş katılımcıdan biri (%19,7) sıklıkla uykuya dalmakta zorluk yaşadıklarını söyledi. Uykuya dalmakta zorluk yaşama riski kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazlaydı. Evli olmayan kişilerde uykuya dalmakta zorluk evlilere göre iki kat daha yaygındır. Evli insanlar daha kolay uykuya daldıklarını söyledi. Daha önce ruhsal sorun yaşayan kişilerde uykuya dalmakta zorluk yaşama riskinin, ruhsal sorun yaşamamış kişilere göre 3 kat daha fazla olduğu bildirildi.

“UYKU BOZUKLUĞU SADECE BİR SORUN DEĞİLDİR”

Psikiyatrist Dr. Melis Dağtekin “uyku araştırması” hakkında şu bilgileri verdi:

“Hastanemiz bünyesinde Psychoagenda projesi oluşturduk. Psychoagenda projesi insanların ruhsal sorunlarla karşılaştıklarında duygu, düşünce, tutum ve davranışlarını inceleyen ve bunlara yönelik çözüm stratejileri geliştirmeyi amaçlayan bir projedir. Şu anki Psychoagenda’mız “Uyumuyoruz”. Evet gerçekten uyumuyoruz. Bu proje beni gülümsetti. Çünkü terzinin bir yerde gözyaşlarını dikmeye çalıştığını fark ettiğimde uyuyamama sorununun çok can sıkıcı olduğunu düşündüm ve çevresinde bu gözyaşlarını dikemeyen insanlar olduğunu. Bu konu hakkında araştırma yaptık. Araştırmamız şu şekilde ilerledi; Bu çalışmayı Haziran 2025’te İstanbul’un çeşitli mahallelerinde çeşitli sosyoekonomik sınıflardan 500 kişiyle ‘Kolay Örnekleme Yöntemi’ yöntemini kullanarak gerçekleştirdik. Onlara sorduğumuz çeşitli uyku problemlerini sorun. Araştırmamızda yüzde 57,2’sinin kadın, yüzde 42,8’inin erkek olduğunu tespit ettik. Evlenme oranının yüzde 57,7 olduğunu gördük. Yüzde 60’ının lisans ve yüksek lisans mezunu olduğunu tespit ettik. Yaptığımız araştırmada çoğunluğunun 25-65 yaş aralığında olmasına rağmen %17’sinin 65 yaş üstü olduğunu tespit ettik. Araştırmamızın sonuçlarına geldiğimizde uyku sorunları aslında “uyku sorunu yaşıyorum” gibi tek bir problem değil. uykuya daldığımızda uykuda kalmakta zorluk çekebileceğimiz gibi, beklediğimizden erken uyanmak gibi uyku sorunları da yaşayabiliriz. Yani bu asla sadece bir sorun değil.”

‘Eşiyle birlikte uyuyanların oksitosin hormonu artıyor’

Psikiyatrist Dağtekin, evlilerin neden daha kolay uykuya daldığını şöyle anlattı:

“Ortaklıklarda kurulan sağlıklı bağlar gönül rahatlığı sağlar, aşk hormonu olarak bilinen oksitosin hormonunu artırır ve güven duygusu yaratarak uykuya dalmayı, uykuda kalmayı kolaylaştırır ve daha kaliteli bir uyku alışkanlığı geliştirmenizi sağlar.”

‘PSİKOLOJİK SORUNLARI OLANLAR UYKUYA DALMAKTA DAHA ZORLANIR’

Araştırma verilerini aktaran uzman. Psikiyatrist Dağtekin, şunları söyledi: “Araştırma katılımcılarının yüzde 57,7’si uykuya dalmakta zorluk yaşadığını bildirdi. Ayrıca 5 kişiden 1’i sıklıkla uykuya dalmakta zorluk çektiğini bildirdi. Evli kişilerin evli olmayanlara göre daha kolay uykuya daldığı görüldü. Hatta evli olmamak uykuya dalmada olumsuz bir belirti olarak görülüyor. Üstelik daha önce ruhsal sorunları olan kişiler uykuya dalmakta 3 kat daha fazla sorun yaşıyor. belirti göstermeyenlere göre uykuya dalmakta zorluk çekiyorlar.” Hayatta olduğunu öğrendik. Araştırmamızın sonuçlarına göre katılımcıların yarısı geceleri sıklıkla uyandıklarını ve tekrar uykuya dalmakta zorluk çektiklerini söyledi. %10’u sık sık uyandıklarını ve zaman zaman uykuya dalmakta ciddi sorunlar yaşadıklarını söyledi. Bu segmentte evli ve bekar kişiler arasında herhangi bir fark bulunamadı. Ancak kadınlar, erkeklere göre 1,5 kat daha yüksek bir oranda, uykudan uyandıktan sonra tekrarlayan ciddi zorluklar yaşadıklarını bildirdi. “Ayrıca, daha önce bu semptomları ele alan ve tedavi gören zihinsel semptomları olan kişilerin, uyandıktan sonra zihinsel semptomları olmayan kişilere göre 2 1/2 kat daha fazla uykuya dalmakta zorluk yaşadıklarını da görüyoruz” dedi.

‘UYKU SORUNU HER YAŞTA OLABİLECEK BİR DURUMDUR.’

Dağtekin, şöyle konuştu: “Belirlenen saatten önce uyanma sorunuyla ilgili olarak, araştırmaya katılanların yüzde 56’sı istenilen saatten önce uyandığını söyledi. 5 kişiden 1’i ise sıklıkla gereken saatten önce uyandığını söyledi. Bu konuda evli olmayanlar ile evliler arasında çok fazla bir fark yoktu. Ayrıca daha önce ruhsal belirtiler yaşayan kişilerin bir buçuk kat daha fazla erken uyanmaktan şikayetçi olduklarını da gördük.

Genel bakış açımıza göre bu üç sorun arasında uyku sorunlarının 25-65 yaş arası bu yaş grubunda daha sık görülmesi gibi bir durum söz konusu değil. Bu düzgün bir dağılım gösterir. Bu da bize uyku sorunlarının her yaşta başımıza gelebilecek bir şey olduğunu gösteriyor. Uyku sorunları tek aşamada ele alınmamalıdır. Uykuya dalmak, uyuyamamak, erken uyanmak gerçekten hayat kalitemizi etkileyen şeylerdir. Uyumak; Bilişsel seviyemizi, günlük işleyişimizi, sosyal ilişkilerimizi, fiziksel, fiziksel ve zihinsel sağlığımızı etkileyen bir durumdur. Bazen bunun farkına varamıyoruz. Uyku yoksunluğu ileride depresyon, anksiyete gibi başka psikiyatrik bozukluklara da neden olabilir. Beynimizin aslında uykuyu yönettiğini hepimiz biliyoruz. Herhangi bir zamanda uyku probleminiz varsa ve gerçekten bundan acı çekiyorsanız, bunun hayatınızı etkilemeye başladığını mı yoksa başlamadan hemen önce mi farkında olmalısınız. Bu durumda mutlaka profesyonel destek almanızı öneririm. Özellikle uyku EEG’si çektirerek uyku sorununun nerede olduğunu öğrenip ona göre tedavi almanız işlevselliğiniz ve yaşam kaliteniz açısından oldukça olumlu olacaktır. İlerleyici fonksiyonel bozuklukların ve diğer psikiyatrik bozuklukların ortaya çıkmasını önleyecektir” dedi.

“BAZI HASTALIKLARIN BELİRTİSİ OLABİLİR”

Dağtekin, uyku sorunlarının bazı hastalıkların ana belirtisi olabildiği gibi tek başına başka hastalıklara da yol açabildiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Örneğin gizli bir depresyon, anksiyete bozukluğu ya da bipolar bozukluk uyku bozukluklarına neden olabiliyor. Aslında kişide uyku sorunu olabiliyor ve bunun altında yatan başka bir psikiyatrik bozukluk olduğunu da görebiliyoruz. Üstelik organik nedenler de uyku bozukluklarına yol açabiliyor. Demir eksikliği, tiroid bozuklukları ve beyin bozukluklarından kaynaklanan uyku bozukluklarını çok sık görüyoruz.”

TEDAVİ YÖNTEMİ

Tedavide başarı oranlarının yüksek olduğunu belirten Dağtekin, şöyle konuştu: “Hafif uyku bozukluklarında ağırlıklı olarak davranışsal teknikler kullanıyoruz. Kişi spor yapmıyorsa haftada en az 3 kez 30-40 dakika orta şiddette egzersiz öneriyoruz. Spor fiziksel olarak kaslarımızı yorduğu ve uyku kalitesini arttırdığı için aynı zamanda vücudumuzun kendiliğinden ürettiği ve iyilik halini artıran serotonin ve endorfin gibi hormonların da üretilmesini sağlar. ikisi de. kişinin uyku kalitesi ve günlük yaşam kalitesi. Ayrıca orta ve ileri derecede uyku problemi olan bir kişi varsa, uyku EEG’si gibi gerekli bazı tetkiklerin yanı sıra altta yatan bir hastalığın olup olmadığını da araştırıyoruz. Daha sonra farmakolojik tedaviye geçiyoruz. Altta yatan bir hastalık olmadığından ve geçici olabileceğinden şüpheleniyorsak kişiye daha önce herhangi bir ilaç kullanıp kullanmadığını sorarız. Olmazsa biraz ilaç deneyelim ve kısa süreli tedavi verelim. hadi uyku kalitesinin iyileşip iyileşmediğine bakın. Orta ila şiddetli uyku probleminiz varsa. Eğer eşlik eden organik ya da psikiyatrik bir bozukluk varsa, bunun eş zamanlı olarak tedavi edilmesini öneriyoruz ve tedavi yöntemlerimizi de bu şekilde geliştiriyoruz. Tedavi başarı oranları da oldukça yüksek” dedi.

ARAŞTIRMA YÖNTEMİ

Araştırma, Haziran 2025’te kolayda örnekleme yöntemi kullanılarak İstanbul’un farklı ilçelerinde gerçekleştirildi. Hazırlanan sorular hastaneden seçilen profesyoneller tarafından 500 kişiye soruldu. Denek olarak farklı sosyo-ekonomik düzeyden kişiler seçilmiştir. Anket katılımcılarının %57,2’si kadın, %47,8’i erkektir. Katılımcıların çoğunluğu 26-65 yaş aralığındayken, 65 yaş üstü olanlar örneklemin %17,7’sini oluşturdu. Anket katılımcılarının %57,7’si evli ve %60’ı üniversite ve üzeri eğitime sahiptir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu